1493 yılında keşfedilmesinin ardından Avrupa’nın sömürgeci kavimleri (ki, ağırlıklı olarak İngiliz ve Almanlar) Amerika’ya yerleşmeye başladı.
Amerika kıtasına yerleşen Avrupalılar, kıtanın gerçek sahibi olan Kızılderilileri öldürmeye başladılar. İlk zamanlar birer, ikişer öldürürken 1539’da Napituca katliamı ve sonrasında her bölgedeki Kızılderili kabilelerine karşı toplu katliamlar yaptılar.
1776 yılında ABD (Amerika Birleşik Devletleri) kurulunca katliamlar daha sistemli bir şekilde devam etti. Kızılderili öldürenlere “kellebaşı 5 dolar” ödeme yapılmaya başlandı.
Bununla da tatmin olmayınca, 1830 yılında “Kızılderili Tehcir Yasası”nı çıkararak, Kızılderilileri topraklarından kovdular. Artık her köyde, kasabada, şehirde, dağda ve ovada katliam devam ediyordu… 19. yüzyıl başlarında öldürülen/katledilen Kızılderili sayısı 70 milyon civarındaydı…
Büyük çoğunluğu Afrika ülkelerinden olmak üzere, ikinci dünya ülkelerinden yaklaşık 35 milyon insan Amerika’ya getirilip, köle olarak kullanılmış ve bunların bir kısmı madenlerde, taş ocaklarında, yol ve tünel çalışmalarındaki ağır işlerde ölüp gitmiştir.
İlk ABD Başkanı George Washington’dan günümüze kadar göreve gelen 46 (Joe Biden de dahil) başkanın döneminde, Nikaragua ve Sandino’da 300 bin kişi katledildi, Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atarak 350 bin kişi katledildi, kadın ve çocuklardan oluşan 200 bin Alman göçmeni Dresden kentinde uçaklarla bombalanarak katledildi, Kore’de 4 milyon insan katledildi, Küba’da 60 bin kişi katledildi, Endonezya’da 1 milyon kişi katledildi, Kamboçya ve Laos’ta 1 milyon kişi katledildi, Vietnam, Şili, Arjantin, Salvador, Afganistan, Irak, Nikaragua, Lübnan, Grena, Panama, Bosna, Sudan, Suriye ve daha birçok ülkede yüz milyonlarca insan katledildi.
Yani çok rahat bir şekilde ifade edebiliriz ki; Amerikan’ın katliam, köle ticareti, sömürü ile devam eden utanç dolu bir tarihi vardır.
Bütün bu yaptıklarıyla yetinmeyen ABD dünyayı daha rahat bir şekilde karıştırmak için 1947 yılında kısa adı CIA olan dış istihbarat teşkilatını kurdu. Bu teşkilat için özel yetiştirilen ajanlar bütün ülkelere sızarak, gittikleri ülkelerden adam satın alarak oluşturdukları lobi sayesinde her yerde rahatça at oynatmaya başladılar.
Dünya çapında 38 ülkede üs kuran ABD maalesef NATO’ya girmemizin hemen ardından Türkiye’de ilk üssünü kurmuş ve 2021 yılına geldiğimizde ülkemizdeki ABD ve/veya NATO üssü sayısı 40’a ulaşmıştır.
Bugüne kadar ülkemizdeki birçok terör örgütüne gizli ya da açık şekilde yardım eden, destek veren, 12 Eylül ihtilali sonrası “Bizim çocuklar başardı” diyen ABD yaptıklarıyla Türk milletinin ezeli düşmanı olduğunu göstermiştir.
Çekiç güç askerleri tarafından yıllarca gizli saklı bir şekilde PKK’ya silah, tıbbi ilaç ve çeşitli malzeme sağladı ardından Suriye’deki terör örgütlerine aleni bir şekilde tırlar dolusu silah ve mühimmat vermeye başladı.
Sicili bu kadar kirli olan ABD’nin çiçeği burnunda başkanı Joe Biden ile görüşen Cumhurbaşkanı Recep Tayip ERDOĞAN, “Bundan sonraki işbirliğimiz konusunda verimli bir görüşme yaptık” şeklinde bir açıklama yaptı.
Açık konuşmak gerekirse, Cumhurbaşkanının bu açıklaması yüreğime su serpti…
Ben şahsen “bundan sonraki işbirliğimiz konusunda verimli bir görüşme yaptık” sözünden şunu anlıyorum;
Demek ki, artık Rusya’dan S-400 füzesi almamıza ve/veya diğer ülkelerle yapacağımız alışverişlere karışmayacak…
Demek ki, ülkesinden satın aldığımız F-35 savaş uçaklarını dürüst bir tüccar gibi sözleşme maddelerine uygun bir şekilde getirip teslim edecek…
Demek ki, her sene Nisan ayında temcit pilavı gibi ısıtılıp önümüze konulan ermeni soykırımı yalanından vazgeçecek…
Demek ki, PKK, IŞID ve bunların muadili terör örgütlerine silah, mühimmat, para, tıbbi ilaç ve hepsinden önemlisi siyasi destek vermeyecek…
Demek ki, bundan sonra Türkiye’de ihtilal yapmak üzere plan kurmayacaklar, bu şekilde düşüncesi olanların yanında yer almayacak…
Demek ki, Suriye, Irak, Afganistan, Pakistan, Libya, Yemen, Somali ve diğer ülkelerdeki işgalci askerini geri çekecek bu ülkelerdeki mazlumlara uyguladığı sömürüye son verecek…
Demek ki, 1999’dan beri Amerika’da yaşayan darbeci terörist Fetullah GÜLEN’i artık bize teslim edecek…
Eğer doğru anladıysam yani yukarıda sıraladığımız sıkıntıların hepsi çözülecekse, gerçekten bundan sonraki işbirliğimiz konusunda verimli bir görüşme olmuştur.
Fakat aksi düşünülürse (ki, düşünmek bile istemiyorum) yani ABD Türk milletine ve devletine karşı düşmanlık yapmaya, düşmanlarımıza kucak açmaya, düşmanlarımızla işbirliği yapmaya, uçaklarımızı gasp etmeye, içişlerimize karışmaya, ekonomik yaptırımlar uygulamaya devem ederse şahsen benim nazarımda aynı Çin gibi, Rusya gibi, İsrail gibi ABD’de ezeli ve ebedi düşmandır!