Evet… Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında terör devleti İsrail’in güvenliğini sağlamak üzere Yahudi Barzani ailesi önderliğinde Irak’ta oluşturulan sözde kürdistan’ın ikinci parçasını Suriye’de kurdurmak için harekete geçtiler.
Hayallerindeki dört parçalı kürdistan’ı kursalar bile Türk milleti o dört parçayı kırk parçaya bölüp suratlarına çarpacak irade, güç ve inanca sahiptir.
Fakat, testi kırılmadan kulak çekmenin faydalarını da biliyoruz.
Siyasi stratejisini güçlü ülkelerin kucaklarına oturmak olarak belirleyen ve bu doğrultuda bugüne kadar oturmadığı kucak kalmayan Salih Müslim önderliğindeki terör örgütünün başını çektiği korsan devlet girişimi ellerinde patlayacaktır.
Diktatör baba Esat’tan oğul Esat’a miras kalan Suriye’de yıllardan beri devam eden baskı politikaları sonucu oluşan sıkışma emperyalizm tarafından iyi kullanılmış ve 2011 başlarından itibaren Suriye’de bölünme süreci başlamıştır.
Bu süreçte gerek Suriye’ye transfer edilen terör örgütleriyle Suriye’de oluşturulan terör örgütleri, Suriye güvenlik güçleri, Rusya ve Amerika askerleri ile tam bir kaos ortamı oluşturuldu.
Türkiye, bu kaosun etkisini azaltmak ve güney sınırımızı kontrol altında tutmak amacıyla Suriye’ye girdi. Bu giriş yüzlerce askerimizin şehadetine sebep olmuş, yüzlerce ocağımıza ateş düşmüşse de, askerimiz yerleştiği bölgeyi kontrol altına almayı başarmıştır.
Tabi Suriye’deki Türkmen azınlığın can güvenliğini sağlamak, onlara destek olmak amacıyla Türkiye’nin çeşitli kentlerinden yüzlerce gönüllünün de bir şekilde Suriye’ye geçerek soydaşlarının yanında savaştıkları zaman zaman basına yansıyan bir başka gerçektir.
Türkiye, güney sınırlarını korumak üzere 1956 yılında Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin ve Şırnak’tan oluşan Suriye sınırımıza ortalama 200 metre eninde mayın döşedi.
Sınırları korumanın en etkili yöntemi mayındır. Mayınlı araziden geçebilme ihtimali çok düşüktür. Bu sebepledir ki, bölgedeki eski kaçakçıların birçoğunun ayakları, bacakları kopmuştur.
2010 yılında Türkiye sınır arazilerini tarım alanı olarak kullanmak gayesiyle mayınları söktürdü ama o araziler işlenmeye başlamadan komşumuz Suriye karışınca sanki sinsi ve gizli bir güç Suriyeli sivilleri göçe yönlendirdi.
Bu göçten en büyük pay komşu olarak bize düştü. Kimi sınır kapılarından, kimi açık araziden milyonlarca Suriyeli Türkiye’ye geldi.
IŞID’lı teröristler de, birçok suçlu da bunların arasında Türkiye’ye sızmıştı. Kolluk kuvvetlerimiz IŞID’lı teröristleri üçerli, beşerli yakaladı ve yakalamaya da devam ediyor. Ancak sorun sadece teröristler değildi…
Ezici çoğunluğu eğitimsiz, mesleksiz olan sığınmacılar kendileri için kurulan ve bütün ihtiyaçları karşılanan kamplardan kaçarak şehir merkezlerine yerleştiler.
Suriyeli sığınmacılar, ekonomiden asayişe, ahlaki yozlaşmadan aile yapımızın bozulmasına, nüfus yapımızın değişmesinden milli güvenliğe birçok sorunu beraberinde getirmiştir.
Ama bugün geldiğimiz noktada olay çok farklı boyutlara ulaşmıştır.
Artık sadece Türkiye’nin değil bütün Türk dünyasının ve İslam aleminin güvenliği tehlike altındadır.
Çünkü malumun ilanı gerçekleşmiş ve Suriye kürdistan’ı dillendirilmiştir.
BOP için çok önemli olan bu sözde devlet oluşumu için emperyalizmin kan emici ülkelerinin hepsi seferber olmuş durumdadır.
Onlarca terör örgütü ve terör devleti seferber olsa da, son söz Türkiye’nindir.
Bütün Türk dünyasını ve İslam alemini zehirleyecek olan Suriye kürdistanı’nın panzehiri Türkiye’nin elindedir.
Milyonlarca Suriyelinin kaçarak terk ettikleri, şehirler, köyler, hangarlar ve benzeri yaşam alanları terör örgütleri için bulunmaz bir imkandı ve eli kanlı örgütler bu imkanı değerlendirerek bölgeye yerleştiler.
Şimdi terör örgütlerini söküp atmanın tek yolu Türkiye’deki bütün Suriyelilerin geri gönderilmesidir.
Suriyeliler, kendi şehrine, köyüne, mahallesine geri dönerek sahip çıkmaları teröristlerin bütün planlarını bozacaktır.
Suriyelilerin geri dönüşü terör örgütlerinin hareket alanını kısıtlayacaktır.
Geri dönen Suriyelilerin biraz dik durması ve mücadele etmesi teröristlerin Suriye’yi terk etmeleri için yeterli olacaktır.
Hiçbir ülke Suriye’ye Suriyeliler kadar iyi sahip çıkamaz.
Unutmayalım ki, devletlerin kaderlerini doğru zamanlarda yapılan doğru hamleler belirler.
İşte bu hamle artık yapılmalıdır.
Suriye’de kurulacak terör devletine engel olmak için elimizdeki panzehir kullanılmalıdır.
Hem din kardeşimiz, hem sınır komşumuz olan Suriye’nin normalleşmesinin tek yolu Suriyelilerin geri dönmesine bağlıdır.
Suriyeliler ülkelerine dönmeden Suriye’nin normalleşmesi mümkün değildir.