Saygıdeğer okurlarım,
Hepinizin malûmu; geçen hafta ciğerlerimiz yandı…
Hem mecaz anlamda hem de gerçek manada ciğerlerimiz yandı… Cayır cayır!
Yıllardır hep turistlik bölgelerde, tatil beldelerinde kıymetli araziler üstünde bulunan ormanlık alanlarda çıkan yangınlardan sonra ortaya çeşitli rivayetler atılır; sabotaj yapıldı, kasten yakıldı, arazi mafyası rant için yaktı, terör örgütleri yaktı şeklinde söylentiler yayılır.
Ama Hatay’da ormanda başlayıp yerleşim alanlarına kadar uzayan bu son yangında (ki, son olmasını diliyorum) kendilerine “ateşin çocukları” adını veren bir terör örgütünden sosyal medyada sıkça bahsedilir oldu.
İnsanın babasının belli olmaması tabi ki büyük bir travma!
Bu bölücü teröristler kendilerine bir baba bulabilme umuduyla, yıllarca Suriye’nin, Filistin’in kucağına oturdular, kamplarında silahlı eğitim aldılar ama sonra oralardan kovuldular.
Kovulsalar da, baba bulma hayallerinden vazgeçmediler.
Bu sefer “Çekiç Güç” döneminde Amerika’nın kucağına oturdular. Yıllarca bir yaban hayvanı gibi Amerikan uçaklarından atılan ekmekle karınlarını doyurup, özgürlük (!) türküleri söylerken Amerika’nın verdiği silahlarla çoluk çocuk, genç, yaşlı, asker, sivil demeden masum insanların canına kastettiler. Ama Amerika’da bunlara baba olmadı.
Bu sefer Kafkaslardaki veledi zina, terörist ülke Ermenistan ile dirsek temasına girdiler. Öyle ya, belki Ermeniler babalığı kabul ederdi… Ermenilerde birçok terör eyleminde bunları maşa olarak kullandıktan sonra bir kere bile evladım deyip bağrına basmayınca, ermeninin de kucağından kalktılar.
Sonra Rus’un kucağına mı oturmadıkları kaldı, Almanın, Fransızın kucağına mı oturmadıkları kaldı… Velhasıl yıllardır kucaktan kucağa gezseler de kendilerine bir baba bulamadıkları için olsa gerek şimdi de Ezidilerin kucağına oturmuş olmalılar ki; biz “ateşin çocuklarıyız” diyorlarmış.
Hiç kendinize bir baba arama zahmetine girmeyin… Üç günlük bebeğe kurşun sıkan, yol yapmaya, okul yapmaya, köprü yapmaya gelen mühendisi, işçiyi katleden, ilmin ışıklarıyla çocuklarınızı aydınlatmaya gelen öğretmeni katleden, doğu ve güneydoğunun geri kalmasına sebep olan, asker, polis, korucu vb. güvenlik güçlerini düşman olarak gören, 35 bin ocağa ateş düşüren eli kanlı teröristlersiniz.
Türkiye Cumhuriyeti devleti sizleri öz evladı olarak gördüğünden dolayı defalarca size elini uzattı. Sizler şefkatle uzatılan o eli her defasında ısırdınız. Bizlerin kutsal saydığı o eli ısırdığınız sürece o elden şamar yemeğe devam edeceksiniz.
Yaktığınız o ormanlarda; kül olan yüzbinlerce ağaç, yine yüzbinlerce dilsiz ağızsız hayvanatın ahını aldınız ya, sizin artık iflah olma şansınız yok!
Bu devletin askeri, polisi, korucusu, istihbaratçısı, hakimi ve savcısından artık merhamet beklemeyin…
Tarih tekerrürden ibarettir ve Yüce Allah’ın adaleti asla şaşmaz; Şanlıurfa’da bir dönem PKK’nın emriyle sivil halkın araçlarını yakan teröristler yakalanarak cezaevine atılmıştı. Sonrasında o cezaevinde yangın çıkararak isyana kalkışmışlardı. İşte insanların binbir güçlükle aldıkları araçları yakan teröristler cezaevinde kendi çıkardıkları yangında yanarak ibretlik bir şekilde can vermişlerdi. Dedik ya, Allah’ın adaleti şaşmaz!
Siz, değil ateşin çocukları, ateşin bizzat kendisi olsanız da; bu devletin adaletinden kurtulamayacaksınız.
Tek kurtuluş yolunuz var; önce Türk devletine biat edeceksiniz, sonrasında ise işlediğiniz terör suçlarından dolayı Türk adaleti önünde yargılanıp cezanızı çekeceksiniz. Başka yol yok!
Çok doğru yazmışsın kardeşim.Allaha emanet ol