Mevlana Celalettin Rumi diyor ki, “Hayvanlar Allah’ın sessiz kullarıdır, şimdi susuyorlar ama ahirette konuşacaklardır.”
Mevlana gibi bir Allah dostunun verdiği bu müjdeden sonra şöyle düşünüyorum da; bir köpeği sahiplenerek, karnını doyurmak, uygun yaşam şartları sağlamak, tedavisini ve bakımlarını yaptırmak ne güzel bir eylemdir.
Ama cebinde parası olan herkesin manavdan sebze, meyve alır gibi, mağazadan köpek satın alması son derece yanlış bir uygulamadır. Bilinçsiz sahiplenme çoğu zaman sonu cinayetle biten bir trajediye dönmektedir.
Gerek maddi, gerekse manevi olarak kendi ihtiyaçlarını karşılamaktan aciz bazı insanların köpek sahiplenmesi, o hayvana eziyetten başka bir şey değildir.
Çocuğuna karne hediyesi olarak, sevgilisine doğum günü hediyesi olarak, eşine “komşuda var, sende neden olmasın” görgüsüzlüğü olarak satın alınan köpekler genellikle üç beş ay sonra hevesler alınınca sokağa bırakılmaktadır.
…ve gelinen son noktada hızla artan köpek istilası bütün şehirlerimizde ciddi bir tehdit haline gelmiştir.
Yapılan hesaplamalara göre ülkemizde şu anda yaklaşık 12 milyon başıboş köpek bulunduğu ve önlem alınmadığı taktirde 10 yıl içinde başıboş köpek sayısının 65 milyona ulaşacağı düşünülmektedir.
“Hayvanseverlik” ünvanıyla prim yapmak derdinde olan bazı kişi veya kuruluşlar “Sokak Köpeği” diye bir tabir ortaya atmışlarsa da, biz böyle bir tabiri kabul etmiyoruz.
Tasmasının ucu sahibinin elinde olmadan sokakta gezen/gezdirilen her köpek başıboş köpektir.
Bakınız, neredeyse her gün haber bültenlerinde, başıboş köpekler tarafından gerçekleştirilen bir saldırı haberi izliyoruz. Bu saldırılar bazen direkt, bazen de dolaylı olarak insan ölümüne sebep oluyor.
Başıboş köpek saldırılarında yaralanan, sakat kalan ve hayatını kaybeden her insanın vebali o şehrin belediye başkanının üstünedir.
Olaya diğer bir pencereden bakacak olursak, sokaklarda başıboş gezerken, arabaların altında ezilen, dövülen, taciz edilen, tecavüze uğrayan, zehirlenen her köpeğin de vebali o şehrin belediye başkanının üstünedir.
Bütün belediye başkanlarının acil olarak modern, güvenli ve konforlu barınaklar inşa etmesi, şehirdeki bütün köpekleri bu barınaklara toplayarak üremelerini kontrol altına alması, bu barınaklarda yeterli sayıda Veteriner Hekim, Veteriner Sağlık Teknisyeni ve diğer personeli görevlendirmesi gereklidir.
Hayvan severlere de bu barınaklarda gönüllü olarak çalışma imkânı verilmelidir. Böylece kendiliğinden oluşacak otokontrol sistemi ile barınaklar hayvanlar için daha da güvenli bir yer halini alacaktır.
İnsanların sokakta korkmadan gezebilmeleri, alışveriş yapabilmeleri, eğlenebilmeleri de, hayvanların güven ve konfor içinde yaşayabilmeleri de bu barınakların hızla yaygınlaşmasına bağlıdır.
Barınak konusuna yeterince eğilmeyen belediye başkanları bu vebalin altından kalkamayacaktır.
Sokakların güvenli, barınakların konforlu olacağı şehirlerde buluşmak dileklerimle…
Varlığın daim olsun inşallah VEFALI TÜRK