"Aşk gülmekten çok ağlamayı,yaşamaktan çok ölmeyi ister.Ve aşk öyle haindir ki, nerede imkansız varsa gider onu sever." Özdemir Asaf Aşkın güzel bir tarifi...Gerçekten gülmekten çok ağlamayı, bazen yaşamaktan çok ölmeyi gerektiriyor aşk, büyük aşklar hep böyle olmuş çıkarılan engellerle hep zorlaştırılmış ve imkansızlaştırılmış ve onları destanlaştıran da belki bu olmuş. Geçen Özdemir Asaf ’ ın bu güzel sözünü okuduğumda Başbakan’ın sık sık halka karşı dillendirdiği "Bizim size sevdamız var..." sözü aklıma geldi ve bu sevdadan dolayı çektikleri...Ve içimden geçenleri sizlerle paylaşmak istedim. Son olaylar ülkemiz için endişe verici gerçekten. Okmeydanın da iki sivil vatandaşımızın hayatını kaybetmesi çok üzücü. Birileri tarafından terörize edilen guruplar ülkenin ilerlemesine engel olacak muhalif güç olarak görülmeye başlandı. Gezi olayları ile başlayan sokak eylemleri en son üzüntüsünü hala millet olarak üzerimizden atamadığımız ve uzun bir süre de atamayacağımız Soma faciasıyla ilgili olarak sahneye konuluyor. İşin kötü tarafı zaman zaman anamuhalefet liderinin gözlerinden öptüğü çocuklar sahnelenen bu çirkin oyunda kullanılıyorlar.Basından izlediğimiz kadarıyla 9-10 yaşlarıdaki çocuklara varana dek bu çirkinlik sergileniyor. Ülkemizin ilerlemesine engel olmak isteyen değişik odakların piyonu olduklarının farkında değil bu çocuklar ve akıllarınca özgürlük ve demokrasi mücadelesi veriyorlar.Yeni havaalanına karşılar, 3.köprüye karşılar,hızlı trene karşılar(kablolarını keserek hızlı trene 287 kez sabotaj girişiminde bulunulmuş), kaldırım taşlarını söküyorlar,cam çerçeve indiriyorlar,kamu araçlarına zarar veriyorlar, yakıyorlar, yıkıyorlar...Böyle bir manzara karşısında bunları yapanlar için; ilkeli bir duruştan, vicdan ve ahlaktan bahsetmek mümkün mü? Bir başka üzücü taraf ise aydın geçinen bazı yazarlar, entellektüeller ve sanatçılarda sokak eylemlerini destekleyen tavırlarıyla belki bu seviyeye gelmesini istemeyenleri de olabilir ama olayların bu seviyeye gelmesine destek olmuş oluyorlar. Başbakan’a maalesef bu aşkının yani memleket ve millet sevdasının bedeli ödetilmeye çalışılıyor. İmkansız görülen ve örülen ağlar ve oyunlarla hakikaten imkansız kadar zorlaştırılan memlekete ve insanımıza hizmet sevdası yolunda hedefe doğru yaklaştıkça her gün yeni bir tehdit ve hakaret alarak aşkı yolundaki sabrı ve samimiyeti deneniyor.Gülmekten çok ağlamaya mahkum edilmeye çalışılan memleket sevdalısı Başbakan’ın yaşamasından çok dilimiz söylemeye varmıyor ancak hayatı üzerine bile değişik çevrelerce senaryolar yazılıyor. Sonra da doğrunun yanında, haklının yanında,gecesini gündüzüne katan memleket sevdalılarının yanında duran vicdan sahiplerine de sen Tayyipçisin diyorlar. Evet bunun adı Tayyipçilikse ben de Tayyipçiyim...Çalışanın, hizmet edenin, ülkesinde barış ve kardeşlik isteyenin, ülkenin itibarını arttıranın, memleket kaynaklarını esas sahibi olan millete yönlendirenin, haksızlık karşısında susmayanın adına siz Tayyipçilik diyorsanız evet ben de Tayyipçiyim...Bizim bağlı olduğumuz inanç ve ahlak değerleri üzerinden siyaset yapan, sade kuru lafla değil yapılan icraatlar ve hizmetlerle de bize bu farklılığı yaşatan lidere sahip çıkmak birilerine göre biat veya lider taassubu olarak değerlendirilebilir. Ancak bize göre de bu kendi ahlak değerlerimize ve temel değerlerimize sahip çıkmaktır. Sokak eylemlerine yönelen tüm kesimlere benim tavsiyem taleplerini siyasi mücadele yoluyla yapmalarıdır. Halk olarak kimseyi gözlerinde büyütmemelidirler. Halkın dinlediği insanlar ancak konuşabilirler ve değer bulurlar . Halk vazgeçerse bilsinler ki yarın o insanlar yokturlar. Ancak siyasi olarak varlık gösteremeyenlerin sokak eylemlerinden medet umması üzücüdür.Bu halleriyle Allah korusun bu siyasi örgütler, yarın bu illegal yapılardan talimat alacak hale gelebilirler.Bu da ülke için büyük bir tehlike olacaktır. Bunun için herkes bir kez daha düşünmeli ve aklını başına toplamalıdır. Bu ülke insanı alevisi, sunnisi ,sağcısı ,solcusu, şuncusu, buncusu demeden doğru ve düzgün insan, saygılı ve faydalı insan düzleminde ve gerçeğinde buluşabilmelidir. Yüzyıllar süren tecrübeyle bu milletin özünde zaten bu mayanın var olduğu da herkes tarafından çok iyi bilinmektedir. Yazar İbrahim Tenekeci’ nin dediği gibi " Hukuk bir eylemin sonunda hesap sorar. Ahlak ise hesap sormayı başa alır." Tüm toplum olarak görevimiz evrensel insani değerlere bağlı, ahlaklı nesiller yetiştirmek olmalıdır ve daha önce de bir yazımda belirtmiştim aslinda pek çok şey için yeterlidir sadece ahlak...