Bu gün Doğu Guta'nın havadan çekilen görüntülerini izledim. Neredeyse sağlam bina kalmamış, viraneye dönmüş bir hayalet şehir görüntüsünde maalesef... Televizyonlarda izlediğimiz görüntüler, internet videoları zihinlerimize Guta' daki faciayı en acı ve unutulmaz şekilde işliyor. Sığınaklardaki çocuklar günlerdir aç olduklarını, hiç bir şey yemediklerini söylüyorlar. BM Güvenlik Konseyi' nin kararı bölgeyi insani yardımlar ve tahliyeler yönüyle belki rahatlatabilir biraz ama Guta'nın imar edilmesi tekrar yeniden hayat bulabilmesi şimdilik sadece hayal... Guta'yı terk etmeyen, Guta'dan gitmeyen, yoğun bombardıman altında aç bir halde adeta ölümü bekleyen insanlar coğrafyanın bir kader olduğu sözünü ve gerçeğini acı bir şekilde hatırlattı bana. Suriye savaşı yıllardır bu insanlık adına utandırıcı manzaraları sürekli bize gösteriyor. En son ülkemiz sınırlarına dayandırılan terör örgütü ile uzun bir sınır bölgemizde Suriye' deki ateşin ülkemize taşınması tasarlanarak Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin gibi sınır illerimiz ve ilçelerinin ağırlıklı olarak coğrafyanın bu acı kader payından hain bir kaosa sürüklenmesi planlanmıştı birileri tarafından. Evet coğrafya bir kaderdir. Ancak bu coğrafyanın çocukları tarihin her devrinde zorluklarla mücadele etmesini de çok iyi bilmişlerdir. Tarih bu coğrafyada hiç bir zaman istila ve işgalin kazanabildiğini not düşmemiştir.Nitekim Zeytin Dalı operasyonunda askerimizin sınırlarımızın hemen dibindeki köylerde bulduğu mevziler, kilometrelerce uzunluktaki tüneller ihanetin ve hain planın boyutlarını yeterince önümüze sermekte, ne kadar haklı olduğumuzu da tüm taraflara ispatlamaktadır. Evet gerçekten coğrafya bir kaderdir ve kaderde ne varsa şüphesiz o da yaşanacaktır. Ülke olarak bizim gayemiz sadece kendi bölgemizde değil dünyanın hiç bir yerinde böyle insanlık dışı görüntülerin hiç yaşanmamasıdır ancak ülkemiz için hain planları olanlar da şunu iyi bilmelidirler ki bu coğrafyanın kaderi emperyalistler ve emparyalist uşakları sayesinde savaş, acı ve şehadet olabilir ancak hiç bir zaman esaret ve teslimiyet olmamıştır ve olmayacaktır inşaallah...