‘ Yolumuz birbirimizi anlamaktan geçmiyorsa, hiçbir yere varamayacağız demektir. diyor şair İsmet Özel…
Geçen gün Urfa milletvekili Osman Baydemir ’i televizyonda ağlamaklı bir halde, duygusal ifadeler söylerken izledim; son zamanlarda güneydoğuda cereyan eden ve hakikaten her yönü ile ülkemizi ve ülke insanını mağdur eden olaylara karşı yürütülen operasyonların durdurulmasıyla ilgili bir konuşma yapıyordu... Konuşmasının sonunda sayın vekil ‘ Biz tırnak olmak istemiyoruz, biz tırnak değiliz… ifadesini kullandı ve belli ki yine milletin birliğini bütünlüğünü ifade etmek için kullanılan ‘ Biz etle tırnak olmuşuz. ifadesine gönderme yapıyordu sayın vekil...Kızgın ifadelerle ‘Tırnak mekruhtur, biz tırnak olmak istemiyoruz. diyordu... Bu ifadenin bir bütünleşme ifadesi olarak kullanıldığını biliyor olmasına rağmen sayın vekilin bu ifadeyi kullananların birlik,bütünlük iradesi ve isteği kadar birilerinin de bu milleti ayrıştırma,bölme,ayırma isteği ve iradesinin olduğunu da bildiğinden kesin eminim . İlgimi çeken ise et tırnak ifadesinde herhangi bir kimseye et veya tırnak pozisyonu biçilmemişken niye bu konuda alınganlık yapıldığıdır. Şunu söyleyebiliriz belki, son yıllara kadar bu böyle hissettirildi maalesef diyebiliriz. Daha önceleri yaşanan bazı olumsuz zaman dilimlerine baktığımızda bize ancak tırnak pozisyonu düşer diye düşünebilirler diyebiliriz ... Ancak şu an yaşanan ülke gerçeği bu değil, ülkede şimdi yeni bir irade var ve bu yeni irade her gün gücü yettiğince avaz avaz bağırıyor; hepimiz etiz, hepimiz tırnağız diyor... Belki de bu sese kulak vermek, bu sesi biraz daha dikkatli dinlemek lazım diye düşünüyorum...Ancak her fırsatta hepimiz şuyuz, hepimiz buyuz diyenler, herkese sahip çıkanlar maalesef bu sese sağır ve bu sesi bir türlü duymak istemiyor... Şimdi sen et ol desen, ben tırnak olayım desen belki onu da duymayacak, belki ona da söyleyecek bir şeyler bulacak...
Bir an için gözümde şöyle bir manzara canlandırdım; aynı konuşmayı, aynı ifade tarzı ve aynı duygusallıkla bu olayların içine itilen gençlere karşı yaptığını düşündüm sayın vekilin.. Olaylar yüzünden mağdur olan, evini, işini bırakmak zorunda kalan bir sürü insanın hakkını korumak için, tüm şehitlerimizin maneviyatı için, şehit ailelerinin acılarını paylaşmak için böyle bir konuşma yapmış olsa bu olayları yapanlarla diye düşündüm. Eminim ki böyle bir manzara hem ülkemiz hem de hepimiz için daha hayırlı olurdu ve bölge insanı da dahil olmak üzere herkes tarafından da daha büyük karşılık görürdü diye inanıyorum...
Acı olaylar için topyekün üzüleceğimize, sorumluluk makamında olup bir şeyler yapmaya çalışacağımıza, duygularımızda bile taraf tutan bir hale gelirsek; hep bir taraf için üzülen,duygularını ve duygusallığını hep bir taraf için işleten ve diğer taraf için duyguları tamamen körelmiş bir bakış açısı ile halkın huzurunda olursak bu zaten kimseye pek samimi gelmeyecektir. Böyle bir ifade tarzı belki kendi taraftarları için bir duygusallık ve hitabet değeri taşıyabilir ancak toplum genelinde yapmacık ve adaletsiz görünecektir hiç şüphesiz... Genelin bakışına, duygusuna ve değerine duyarlı olmaya çalışmak da hiç şüphesiz sorumluluk sahibi herkesin vazifesi olmalıdır...
İnsaf, vicdan,akıl çizgisinde bir değerlendirme yapamadan; eleştiriye ve farklı görüşlere karşı şiddet ve baskı uygulayan bir hareket tarzı zaten bir o kadar da merhamet ve duygusallığa uzaklaşmış olacaktır. Birlik ve beraberliğe destek olacak sözler yerine kelime kavgasına girmek ise maalesef şairin haklılığını gösteriyor;
‘ Yolumuz birbirimizi anlamaktan geçmiyorsa, hiçbir yere varamayacağız demektir.’’