İçerde ve dışarda ülke olarak yoğun gündemlerin yaşandığı günlerden geçiriyoruz. Suriye’de ateşkesin belirli belirsiz sağlandığı, Güneydoğu’da özellikle bazı ilçelerimizde şiddetli terör operasyonlarının yaşandığı bu günlerde dün boğazda 3. Köprünün son tabiyesinin kaynağı Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından yapıldı.
Yani ülkemizde sokak olaylarının ilk provalarının yapıldığı Gezi olaylarından beri adı sık sık geçen yaptırmayacağız,yapılamaz denilen 3.Köprü’ de sona yaklaşılıyor, tamamlanmak üzere. Üzülerek söyleyelim ki maalesef halen 3.Köprü’ nün yargı yolu ile iptaline yönelik beklentisi olan bir kitle var bu ülkede. Sanki köprü bitse koca köprüyü bile görmeyecek, hatta işine gelse bile sanki köprüden geçmeyecek bir muhalefet azmi ve inadı var...Halbuki bu kadar değişik cephelerde mücadele veren, bu kadar badireleri atlatmaya çalışan iktidarın gücünü ve mücadele azmini Ak Parti öncesinde ülkenin karşılaştığı krizlerde yaşadığı kırılganlıklara bakarak normal bir akılla inkar etmek mümkün değil...
Bu arada yine dün yani Pazar günü Beyaz Tvde gazeteci yazar Hüseyin Gülerceyi izleme fırsatı buldum. Kullanılan eski adıyla cemaat ki; cemaat denilirken cemaat kelimesinin müslümanların ortak bir değerini ifade etmesinden dolayı öyle denmesine karşı idim yeni adıyla Paralel Devlet Yapılanması ile ilgili ve bu yapının en önemli yerlerinde ve konumlarında bulunmuş biri olarak her zaman bu konudaki fikirlerine ve değerlendirmelerine değer verdiğim biridir Hüseyin Gülerce…Kimseden bir beklentisi olmayan bir insan, gayet samimi ve içten konuşuyor ki aslında derdinden konuşuyor ve biz de dertli insanları severiz. Ayrıca tebrik etmek lazım; yıllarca içlerinde bulunduğu insanların ve belki de tüm çevresinin kızmasından, kınamasından ve eleştirmesinden de çekinmeden yiğitçe,mertçe ve açık yüreklilikle konuşuyor. Sürekli sanki efsunlanmış ve aklı devreden çıkarmış bir bakış açısından bahsediyor ve bu bakış açısını eleştiriyor. Tüm bunları yaparken de kimseden takdir ve tebrik beklemiyor sadece doğru bulmadığı şeyleri vurgulamak için söylüyor. Ama ben şahsen bu mertliği ve yiğitliği için Hüseyin Gülerce hocama teşekkür etmek istiyorum, cesaretinden ve açık yürekliliğinden dolayı da tebrik ediyorum. Herkes Hüseyin Gülerce kadar akıllı ve özgüven sahibi olsaydı belki bazı şeyler bu halde olmazdı diye düşünüyor insan...
Halen ülkede muhalefet etmek ile ihanet etmek kavramları karma karışık durumda...Bu kadar savrulan, bu kadar anayoldan sapan bir muhalefet anlayışı karşısında nasıl bir muhalefet olmalı kavramı da pek anlamını bulamıyor sanki...Meselelere tek taraflı bakmıyoruz; çalışan hata yapar ki icracı olarak hükümetin hata yapması olağan ve normaldir ancak burdan muhalefete düşen bu hatalardan yapıcı bir muhalif yön çıkarabilmektir. Bunun aksine daha yıkıcı bir muhalefet anlayışı üretiyor olmak ise ortamı germekten başka işe yaramaz.Sağduyulu ve yapıcı muhalefetin Numan Kurtulmuş, Yalçın Topçu, Tuğrul Türkeş gibi bazı önemli isimlerinin bu gün iktidar tarafında olmasının sizce başka bir izahı olabilir mi? Öyle ki artık siyaset yelpazesi maalesef insanlara yerli ve milli olanlar ve olmayanlar diye bir seçenek sunma durumuna geldi. Ülkede muhalefetin azınlık bir kısmını saymazsak, sanki muhalefet terörü ve şiddeti eleştirmek bir yana sahiplenme konumuna gelmiş durumda maalesef. Yani ülkenin yitip giden değerlerine, kaybettiğimiz canlara , yitirilen maddi manevi tüm değerlere merhamet nazariyle bir bakış, akılcı bir çözüm önerisi bile yok...Hep,sanki bir yangına körükle gitme hali hakim muhalefette ; yandıkça üflenilen,üflendikçe alevlenen, alevlendikçe de tekrar körüklenen ve her tarafı sarması beklenilen bir yangın...Esas ihtiyaç ise her meseleye biraz akıl,biraz insaf ve biraz merhamet içeren bir nazarla bakabilmek sadece...
Bu durum malum bir Nasreddin Hoca fıkrasını hatırlatıyor bize ; yorganı kaptıran Hoca’nın olay yerine gelenlerin kabahati hep Hoca ’da bulmaları üzerine dayanamayıp ‘ Yahu tamam da yapanın hiç mi kabahati yok! ‘ demesi gibi... Hoca haklı kardeşim insan dayanamıyor,yahu gelin her şeyi konuşalım,her şeyi eleştirelim,bıkana bıktırana kadar felsefe yapalım ama el insaf... Hakikaten biraz da vicdanlı olalım, insafı bırakmayalım,muazeneyi kaybetmeyelim kardeşim ülkeyi karıştıranın, ajanlık faaliyeti yapanın, emir komuta zincirini bozanın, silah çekenin, canlarımıza kıyanın , ülkede savaş senaryosu üretenin hiç mi kabahati yok!...