Hukuk; insanlar arası ilişkileri düzenleyen özellikle hak ihlalleri ve tartışmalı konularla ilgili hakkın belirlenmesinde ölçü,kıstas ve yaptırım getiren toplum düzeni ve nizamı için vazgeçilmez bir kavramdır...Adalet ise huzurlu bir toplum için toplum huzurunu bozan hadiselerde; ezilen ve haksızlığa uğrayan vicdanları rahatlatan,serinleten ,insana ve topluma güveni arttıran, hukuk sisteminin daha doğru kurulması ve daha doğru işletilmesi ile daha üst düzeyde sağlanabilecek ve yine vazgeçilmez bir kavram... Çocuk cinayetleri hepimizi derinden sarsan,bazılarının işleniş şekli itabari ile televizyonlardan izlerken,radyolardan dinlerken yanımızdaki büyüklerimizden utandığımız,çocuklarımızın yanında aman keşke duymasalar diye sıkıldığımız ama bir yerde de onları bekleyen tehlikeler adına bilinçlendirme amaçlı izah etme gayretlerine girdiğimiz insanın en aşağılık halinin tezahürü...Vicdan ve ahlak yoksunu bu insan müsveddesi kişilerin yani bu suçları işleyen yaratıkların yaşaması bence de hem bu haksızlığa uğrayan ailelere, hem bu olaylardan ruhsal metaforlar geçirmek durumunda bırakılan çocuklarımıza ve tüm topluma karşı bir zuldür,haksızlıkdır...Adaletten ve hukuktan gaye vicdanları rahatlatmak,toplum nizamını sağlamak ve sisteme olan güveni arttırmak ise bunların cezası ölüm olmalıdır.Bunun dışında uygulanan her yol hukuk ve adalet kavramlarının bir sakız gibi çiğnenmesi,bir lastik gibi suçlunun lehine,toplumun ve vicdanların da aleyhine esnetilmesi anlamına gelir.İlahi adalet de bunu gerektiriyor,insan vicdanı ve fıtratı da bunu hissediyor ki; netice de bu suçları işleyen insanların çoğu intiharı ve ölümü tercih ediyorlar.Yani suçu işleyenlerin büyük bir çoğunluğu kendi vicdanlarında kendi hükümlerini ve de adaletin tam da gereği olacak şekilde verebiliyorlar.En son Adana’da ablası ile evlenmek isteyip te evlenemediği için küçük Gizem’i yakarak öldüren caninin söylediği; ’’Artık dayanamıyorum,beni öldürün,Gizem’in çığlıkları kulağımdan gitmiyor.’’ ifadeleri de bunun bir ispatıdır.Ve yine Kars’ta zavallı Mert’e bu kötülüğü yapan cani de iki defa intihara teşebbüs etmiştir.Mert ve diğer çocuklarımızın fotoğraflarındaki masumiyeti görünce, O’nların bu güzelliği ve temizliğine karşı uğradıkları çirkinlik ve vahşet hepimizi gözyaşlarına boğuyor,ruhsal ezilmeler yaşıyoruz. Aslında bence hem toplumu,hem tüm vicdanları,hem de kendi hükümlerini kendileri verebilen bu canileri rahatlatmak için ölmelerine müsaade edilmelidir ve konuyla ilgili son açıklamalarında Sayın Başbakan’ınımızında çok kısa ve net bir şekilde ifade ettikleri gibi buradaki Hakk’da budur... Tabii bu işler hukukun işi ben sadece duygularımı söylemek ,toplum vicdanının birazcık dili olabilmek adına bunları söylüyorum ve sayın Başbakan’ımızda ’’AB ile ilgili idamlar kaldırılmamış olsa bu işi hakkı idamdır.Bunun olmadığı yerde ağırlaştırılmış müebbet hapistir.Bu yönde çalışmamız var.’’ diye açıklama yaptılar.Ben sayın Başbakan’a teşekkür ediyorum bu işin hakkını ifade ettikleri için...Bu işin hakkını bilmek için illa hukukçu olmak gerekmiyor demek ki, duyarlı insan olmak yeterli...Burdan biz bu konu için mevcut olan cezaların en ağırının düşünüldüğünü anlıyoruz ancak şu anki siyasi konjöktür müsait olmayabilir ama ben yine de bizi yıllardır kapısında bekleten,yaptırım üzerine yaptırım uygulamaya çalışan AB için tüm toplum vicdanını rahatsız edeceğimize bir yolu var ise tüm vicdanları rahatlatmak daha iyi olur diye derim...