Son bir kaç seçimdir seçimi yıkım olarak algılamış bir zihniyetle uğraşıyor Türkiye...
Ak Parti iktidarlarının öngörüsünü maalesef yakalayamayan muhalefet partileri; son bir kaç seçimdir Ak Parti’ den umduğunu bulamayarak kopan çevrelerin de düşmanca muhalif tavır almalarıyla, bu çevrelerle birlikte hep beraber 7 Haziran seçimlerinde de gördüğümüz gibi öngörüsüz, projesiz bir şekilde sırf yıkıma dayalı bir muhalefet anlayışıyla seçime gidiyorlar ve maalesef durum tam bir ’’ Baltalar elimizde, uzun ip belimizde, biz gideriz ormana...’’ durumu,baltaları kuşanmış bir muhalefet ve sadece yıkıma dayalı bir siyaset anlayışı...Oysa ülke olarak baltalar elimizde biz gideriz ormana havaları çoktan mazide kalmıştır. Şu an ülkenin her tarafında İran ve Rusya’ dan gelen doğagaz kullanılmakta, hızlı trenler, yerli otomobil, yerli tank, yerli helikopter, deniz altından metrolar, deniz altından Kıbrıs’ a giden içme suyu ülkenin gündemindedir ki baltanın da ormanın da devri çoktan kapanmıştır...
30 Mart 2014 yerel seçimler , 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi , 7 Haziran 2015 genel seçimlerinin hepsinde de seçimi yıkım olarak gören bu anlayışı gördük hep...Temel siyasi ahlak kurallarının hiçe sayıldığı bu yıkım zihniyetinin gelişmesinde paralel yapının ve dış destekli medya organlarının da katkısını unutmamak lazım...
Seçime değil de sanki bir yıkıma gidiyoruz gibi. Hükümeti yıkabilmek için her şey mübah görüldü. Cumhurbaşkanlığı seçiminde ‘Çatı aday olarak, belediye seçimlerinde ‘ Ak Parti ye karşı güçlü olanı destekleme olarak ve en son 7 Haziran genel seçimlerinde ise
‘ Blok’’ olarak karşımıza çıkan bu projeler koalisyon kurulabilmesi hamlelerinde ise milliyetçi cephenin terör hassasiyetine takıldı ancak yine de kurulabilecek bir Mhp- Ak Parti koalisyonuna engel olmayı başardı diyebiliriz.
Bu hale gelmiş bir muhalef... Fikir yok, proje yok...Sanki 7 Haziran seçimlerinin kazananı kendileriymiş gibi bir havadalar...Oysa 7 Haziran’ ın en önemli mesajı bence muhalefet partilerinedir. Seçmen muhalefete iktidara namzet olabilmeleri için köklü bir değişim ve reform mesajı vermiştir tabii anlayana...
Ayrıca ülkenin Gezi olaylarında başlatılan daha sonra ülkenin doğusunda terör ve sokak eylemlerine kadar vardırılan terör gündemine hapsedilme çabası ve bu olayların yine belli bir grup medya tarafından yine sürekli yıkıcılık anlamında gündem oluşturabilme gayretiyle destek noktasına varan derecede kullanılması bu tuhaf durumun ve bu sinsi projenin bir devamı olduğundan şüphe yoktur...
Yıkılmak ve engellenmek istenen şeyin aslında bu milletin maddi ve manevi değerleri üzerinden yeniden uyanış ve diriliş hareketinin olduğu yani milletin taa kendisi olduğu artık kesindir.1 Kasım seçimlerinin sadece bir seçim olmasını biz de çok arzu ederdik ancak bunun böyle olmadığını biz çoktan farkettik umarım herkes te farketmiştir...