Bazen bir olay olur çok uzaklarda ama etkileri hemen yanıbaşınızdadır. Bazen bir olay yaşanır uzaklarda ve uzaklarda yaşanan bu olaylar yeni yeni önlemlere, yeni yeni tespitlere sebep olur hemen yanıbaşınızda...
Mesela en son bir tsunami hadisesi yaşanmıştı Hint Okyanusunda. Okyanusa sahili olan tüm ülkelerde, tüm yerleşim birimlerinde tedbirler alınmıştı tsunamiye karşı. Her yaşanan acı deprem olaylarından sonra olası deprem bölgelerinde yeni tedbirler alınır ve pek çok yerlerden deprem bölgelerine acil yardım çalışmaları yapılır. Binlerce kilometre uzaklıktaki ülkelerden yardımlar gelir, yeni dostluklar kurulur, hatta diplomaside bazen yeni bir yakınlaşmanın bazen önceki bazı hataların onarılabilmesinin bazen de kadim bir dosluğun göstergesidir bu yardım ve dayanışmalar...
Charlie Hepto saldırısından sonra bir terör dayanışması yaşandı Fransa da ve ülkemiz adına Sayın Başbakan katıldı bu dayanışma protestosuna. Terörün dini olmaz gerçeğini hepimiz kabul ettiğimizi söylememize rağmen Başbakan ın bu protesto yürüyüşüne katılımı bazı çevreler tarafından eleştirildi ve katılmamış olsa aynı çevreler tarafından daha kötü eleştirilecekti bunu da artık hepimiz tahmin edebiliyoruz. İşte biz muhalefetin acizliği derken bunları bildiğimiz için söylüyoruz ve boşuna da söylemiyoruz. Ayrıca Cumhuriyet gazetesinin Charlie Hepto provakasyonuna sırf aynı dertten muzdariplik psikolojisi ile destek verme gayretine giren ve bazı yazarları tarafından basın ve düşünce özgürlüğü kapsamında izah getirilme ve destek olunma çabaları açıkca görülen ve kendilerinin bile bir sosyal hareket olduklarını söylemelerine rağmen halen birilerinin maalesef cemaat dediği yapının tutumu var ki içler acısı.
Bu konuda Cumhuriyet gazetesininin tavrı büyük çoğunluğu müslüman olan bir ülkede duyarlı bir tavır değilse de pek de şaşırtmayan ve beklenebilecek bir tavır olarak yorumlanabilir. Ancak çeşitli vesilelerle Peygamber Efendimize anma programları tertipleyenlerin, programlarına, evlerine, dizilerine Efendimiz i misafir ettiklerini söyleyenlerin maalesef sırf iktidara muhalefet bileşkesinde buluştukları bu provakasyondaki tavırları çok üzücü ve düşündürücüdür. Basın özgürlüğü kapsamında değerlendirmek isteyenlere tepki verilmemesi ve sessiz kalınması bile bu değerlendirmeyi yapmak için yeterlidir. Gerçi Mavi Marmara, Yasin Börü ve Berkin Elvan olaylarına yaklaşım farkı gibi pek çok meselede biz bu tavra alışkınız ama mesele Peygamber Efendimiz olunca insan donup kalıyor.Maalesef sırlar dünyasındaki hikmetlere meraklı kardeşlerimiz; tüm siyasi öngörüleri bize göre batının haksız sömürü düzeninin devamında istismar ettiği bazı değerlere kendilerini fazla kaptırmış olmaktan başka bir özellikleri olmayan üç beş yazarın Tayyip Erdoğan karşıtlığına dayalı fikirleri doğrultusunda koca bir güruh halinde değişik bir sırra doğru sürüklenerek heba edilmektedirler. Kimse Ak Parti yi veya Tayyip Erdoğan ı sevmek zorunda değildir. Ancak aklı başında olduğunu düşünen hiç kimse de sırf Tayyip Erdoğan ı sevmiyor diye bağlı olduğu diğer üst kimlikleri ve insani değerleri incitecek ve tehlikeye atacak kadar bir vurdum duymazlığa sahip olmamalıdır. Muhalefet yapabilmek bir birikim ister bu kesin. Sırf muhalefet yapacağım diye anayoldan bu kadar tali yollara sapanlar ve bu kadar değişik vasıtalara binenler, değişik insanlarla kolkola verenler korkarım ki bir gün anayola çıkmak istediklerinde yolu bulamayacak kadar yoldan uzaklaşmış olacaklardır veya yolu bulsalar bile o yolda kendilerini hiç kimsenin tanıyamayacağı kadar geç kalmış olacaklardır.
Evet işte bazen çok uzaklarda, Fransa da bir olay olur ve bazen bu olay hemen yanıbaşınızda bir samimiyet testinin turnosol kağıdı olabilir bilemezsiniz...Ve bazen yanıbaşınızda kimse hissetiremeyebilir size kimin ve neyin ne olduğunu ancak binlerce kilometre öteden elin Charlie si bir olayla bazen anlatabilir ve hissetirebilir size kimin kim ve neyin ne olduğunu...