Dünyayı kendi enerji, petrol ve silah ticaretleri hesabi üzerinden yönlendiren ve arkalarında yine değişik lobilerin olduğu beş ülkenin yüzlerine karşı söylenmiş en kısa, en güzel, en vurgulayıcı ifade ; Dünya 5 ten büyüktür...
Yeni Türkiye vizyonunun bir yansıması olan bu Yeni Dünya talebi; ilk defa Cumhurbaşkanımız tarafından beyan edilen bu ifade ile bir kampanyaya dönüşüyor ve çok ses getirecek gibi gözüküyor. Amerika, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa dan oluşan beş ülkenin Birleşmiş Milletler deki veto hakkının eleştirilmesi anlamında, Dünya 5 ten büyüktür çok anlam ifade ediyor. Veto hakkına sahip bu beş ülkenin dünya silah üretim ve satışını da en fazla yapan ülkeler olması başka dikkat çekici bir husus. Sanki silah satışlarına yönelik bir paslaşma ve paylaşma söz konusu bu ülkeler arasında ve bu da pek çok yerde dillendiriliyor. Ayrıca bu beş ülkenin insanların hayatı ve güvenliği ile ilgili husuları kendi ticari hesaplarına göre ayarladıkları ve veto haklarını da bu yönde yanlış kullandıkları düşünülüyor. Yani enerji korıdorlarınız ve menfaatlariniz söz konusu olduğunda dünyanın herhangi bir yerindeki olaya müdahil olacaksınız yoksa silah satışlarını da düşünerekden bu acılara göz yumacaksınız. Bu anlayış dünya vicdanınını temsil edemez. Bizim Yeni Türkiye ile beraber düşüncelerimizdeki medeniyet, hak, hukuk tasavurrunun tabii ki yeni ve daha adil bir dünya talebi de vardır. İşte "World is bigger than five " yani " Dünya 5ten büyüktür" bu hukuksuzluklara bir itiraz anlamı taşıyan, yeni ve daha adil bir dünya talebimizi de vurgulayan, tüm dünya toplumlarının da ihtiyaç duyduğu bir kampanyadır.
Ayrıca Cumhurbaşkan ımızın belirttiği gibi sadece kimyasal silahlara yönelik eleştirel bakış sanki konvansiyonel silah üretim, satış ve kullanımını daha fazla doğallaştırmaktadır. Aslında bu konunun da bir eleştiye ve sorgulamaya ihtiyacı yokmudur? Evet her ülkenin kendini savunma hakkı olmalıdır ancak bizim gördüğümüz dünya üzerinde kullanılan silahların çoğu bu amaçlardan daha çok çoğu laboratuvar ürünü gibi gözüken, yani bir yerlerde tasarlanmış, ajan ve provakatif faaliyetler sonucu hayata geçirilen; Ortadoğu da etnik ve mezhebi ayrımcılık, diğer geri kalmış dünya ülkelerinde de iktidar mücadelesi, aşiretcilik ve kabilecilik gibi geleneksel yapılarının provakatif amaçlı kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Dünya egemenleri basit konvansiyonel silahlara bu yollarla pazar bulurken, ağır silahlarını da işlerine gelecek enerji ve petrol koridorlarını açmak için demokrasi ve insan hakları bahanesi ile bu ülkeler üzerinde kullanmakta, girdikleri yeri harabeye çevirip çıkmaktadırlar. Kendi askerlerinden birinin ölümüne veya esaretine, kendi binalarındaki en ufak bir tahribata bile tahammülleri olmayan bu egemenler; çirkin hesapları uğruna koca koca şehirleri, tarihi yapıları yerle bir edebilmekte, hergün yüzlerce insanın ölümünü acımasızca seyredebilmektedirler. Pişkinlikte sınır tanımayan bu egemenler tekrar kendi bombaladıkları ve yerle bir ettikleri bu yerlerdeki yerli işbirlikçileri ile beraber oraları inşaa faaliyetleri başlatmakta ve buraların inşaası sırasında yine oraların yeraltı ve yerüstü zenginliklerini sömürmekte, getirdikleri sözde demokrasinin bedelini istemekte ve hatta attıkları bombalara kadar tüm masraflarını bu toplumlardan çıkaracak kadar ticari davranmaktadırlar. Artık bu kirli savaş oyunlarının ve insani bir unsur taşımayan, ahlaki olmayan bu ticari vicdansızlığın kendilerinin de söz hakkı olan Birleşmiş Milletler gibi bir arenada tüm dünya milletleri tarafından sorgulanabilmesi gerekir diye düşünüyorum...
Tüm dünya halkları sahip çıkmalı "World is bigger then five " kampanyasına ve unutulmamalı ki hakikaten Dünya 5 ten büyüktür...