Yeni Türkiye dediğimiz şey Ak Parti iktidarı ile başlayan ; askeri ve sivil her türlü vesayeti reddeden,ekonomik ve sosyal alandaki reformlarla daha ileri bir ülke olabilmek için çalışan,insanını ve aynı inanç değerleri üzerinden kader birliği olan tüm toplumları uğradığı hak ihlalleri konusunda savunan,bu tavırları ile tüm dünya halklarına da evrensel mesajlar veren ve mantığını bu milleti oluşturan tüm asli unsurlarla beraber geçmişteki yüzyıllar süren devlet olma geleneğinden alan dünya görüşünün bir milli politaka olarak karşımıza çıktığı modern tezahür halidir. Millet büyük bir çoğunlukla bu politikalardan memnundur.Bu polikalardan kısmen memnun olmayan çevrelerin varlığı da bir gerçektir.Yalnız muhalif olanlara halk tabanı ciheti ile baktığımızda ilginç olan bütünlük arzedememeleridir.Yani bir kaç parçaya bölünmüş olan muhalefet her birisi kendi bazı hassasiyetlerinden dolayı muhaliftirler ve bu hassasiyetleri yönüyle biribirleriyle de muhalif hatta taban tabana zıttırlar.Dolayısı ile Ak Parti rakipsiz olarak total doğrularda halkı bütünleyen yapısı ile Yeni Türkiye’nin sözcüsü ve savunucusu olarak yoluna devam etmektedir. Zaman zaman aslında insanımız dışında birilerine hizmet ettiğini çok iyi bildiğimiz ve ülkenin bu uyanışından rahatsız olan Eski Türkiye sevdalısı çevrelerin girişimleriyle sergilenen reflekslerin Yeni Türkiye’nin yolunu kesmeye çalışmasına şahit oluyoruz.Son gündem Cumhurbaşkanlığı seçimi...Anayasa Mahkemesi ve Danıştay Kuruluş Yıldönümü programlarındaki olaylar Eski Türkiye sevdalılarının Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerindeki hesaplarının refleksidir.Siyasi aktör olarak ikna ediciliği olmayanlar bu sefer yargı üzerinden iktidara vurmaya çalışmaktadırlar aynı zamanda kendilerine ikna edici siyasi aktör bulamayanlar da bu olaylar üzerinden siyasi aktör oluşturmaya çalışmaktadırlar.Üzülerek söylememiz gerekir ki bu durum bir zavallılıktır. Bu bir gelenek ise bunun değişmesi lazımdır.Barolar Birliği konumu itibarı ile iktidarı eleştirecekse veya siyasetçilerden bazı isteklerde bulunacaksa tabii ki bunu yapabilir.Düzenleyeceği bir panalle siyasileri de davet ederek bu konuyu değil bir saat bir kaç saat hatta bir kaç günlük oturumlarla da ele alabilir.Gelen gelir gelmeyen gelmez,dinleyen dinler dinlemeyen dinlemez...Burada bile Barolar Birliği tüm üyelerini temsil ettiği için eleştirileri en asgari düzeyde tutacak yani tüm üyelerinin hassasiyetlerini göz önüne alacak şekilde ahlaki ve dürüst davranmalıdır.Hükümetten veya Cumhurbaşkan’ından tüm toplumu kucaklamasını bekleyenler yaptıkları hadsizlikle kendi kuruluşlarında bile ne kadar bölücü olduklarını görmüyorlar mı? Yani tüm avukatların bu söylenenlere katıldığını kim bize söyleyebilir? Barolar Birliği bu söylemleri ile özellikle nezaket sınırlarını zorlayan tutumuyla kendi içerisinde yapacağı bir anketle kendi üyelerini bile ne kadar üzdüğünü çok kolay öğrenebilir. Cumhurbaşkanlığı,Başbakanlık gibi makamlar da böyle programlarda kendi kafalarına göre hadsizce haşlanacak tabiri caizse fırça atar tarz nutuklar çekilecek makamlar değildir ayrıca saatlerce devlet erkanı bu nutukları dinlemek zorunda da değildir.Hem söylendiği üzere siyaset arzu edenlere açıktır siyaseti başka sıfatlar altında yapmaktansa içerisinden yapmak da denenebilir. Biz büyük ve güçlü Yeni Türkiye’den yana olalım...Herkes konuşsun,yerinde ve zamanında konuşsun,herkes dinlesin,herkes doğruyu anlasın ve hakka rıza göstersin,Hakk tanınsın ve hak teslim edilsin...