Ülkemizde yine kanlı eller iş başında. Şehit haberleri, ülkemin insanlarının ham hayal uğruna heba olma haberleri, ciğerlerimizi yakmaktadır. Resmi rakamlara göre son altı ayda 300e yakın asker polis ve sivil vatandaşımız şehit olmuş, 3000den fazla PKKli öldürülmüştür. Yazık bu vatana ve bu vatanın evlatlarına, 3300 kişiye karşılık ne kazandık!! açık söyleyeyim bir hiç, doğrusu yaklaşık 40 yıldır biri birimizi vuruyoruz ne kazandık, yine koca bir hiç, kaybettiklerimizin haddi hesabı yok. Allah aşkına ne zaman bu millet onun bunun oyuncağı olmayacak, ne zaman aklımız başımıza gelecek, ne zaman bu gençlerimizin heder olması önlenecek. Yeter yahu yeter.. Analarımızın gözünün yaşı tükendi, bizim takatimiz kalmadı yeter, Ede Besse.
İşin ilginç yanı, ülke tabir yerinde ise kan gölü, yangın yerine dönmüş, maalesef siyasilerimiz hala kısır çekişme içindeler. Bir ortak deklarasyona bile imza atamadılar. Beyler “Unutmayın ki aynı çadırın altında yaşıyoruz, bu çadır yıkılırsa yalnız AK Partililerin, yalnız CHPlilerin veya yalnız MHPlilerin, HDPlilerin başına yıkılmaz, hepimizin başına yıkılır” hepimiz altında kalırız, bunu hiç unutmayın ve aklınızdan çıkarmayın.
Etrafımız ateş çemberi, Suriye krizi gittikçe büyümekte, Rusyanında bu savaşa dahil olması ile, zavallı Müslümanların heder olduğu bu savaş, üçüncü dünya savaşına dönüşme eğilimine girdi. Durumu Türkiye açısından değerlendirdiğimiz zaman. Rusya uçağının düşürülmesinden sonra, bizim için kritik süreç başlamıştır. İçeriden Sol örgütler, PYD v.s gibi örgütler el ele vererek saldırılarını artırmış, iç barışı tehdit eder konuma gelmiştir. Dışarıda uluslar arası güçlerin desteklediği DEAŞ, PYD, PYG gibi örgütler, bulanık suda balık avlama peşinde. Her bir örgüt Suriyenin bir bölümünü tutmuş, zapt ettikleri toprakları artırma peşindeler. Türkiye angajman kuralları gereği, belirli aralıklarla DEAŞ, PYD, PYG kamplarını bombalamaktadır. Suriyenin üzerine her gün onlarca bomba atan emperyalist güçler, Türkiyenin bu en temel hakkına karşı çıkmaktadırlar. Belki de Türkiyeye saldırmak için bahane aramaktadırlar. İnsanın aklına hani o hep söylenen, sıranın Türkiyeye geldiği parçalanma senaryoları geliyor. Bu süreçte Natonun bizi koruyacağına inanmıyorum. Ama bir şeye inanıyorum. Biz ne Irakız, ne Suriyeyiz, biz Türkiyeyiz. Geçmişte nasıl yokluk içinden bir Türkiye çıkarttıksa, şartlar ne olursa olsun, hasımlar ne kadar güçlü olursa olsun, ya hepimiz bu vatan uğruna şehit oluruz, ya da kimseye, ama hiç kimseye ülkemizin bir çakılını vermeyiz, bu böylece biline.
Emperyalist devletler, leş kargaları Suriyenin üzerine çökmüş, salyaları aka aka Suriyeden pay kapma peşindeler. Öngörülen senaryolara göre, Türkiye sınırında Kürt ve Türkmen kantonları oluşturmak, diğer bölgelerde İran yanlısı Şii ve Arap kantonlarla beraber, Suriyeyi dört beş parçaya bölmek. Atılan tüm bomba, kurşunların bedelini, Irakta olduğu gibi Suriye yönetimine fatura etmek, ölen Suriyeliler de cabası.
Daha ne kadar uyuyacaksın benim zavallı Müslümanım, uyan yetmedi mi uyuduğun. Bu musibetin Müslümanların uyanmasına vesile olması dileklerimle kalın sağlık ve esenlikle…