70’li yılların sonu, 80 li yılların başında, Türkiye sağ sol diye kamplara bölünmüş her gün gençlerimiz kardeş kardeşi öldürüyor, ülke koalisyonlarla yönetiliyor. Her gün yeni bir hükümet kuruluyor veya yıkılıyordu. Ülkede yokluk, kıtlık, sefalet hüküm sürüyor. Gaz, benzin, sigara, yağ yok veya kuyruktan. C. Allah bir daha göstermesin inşallah. Başta Amerika ve Batılı devletler, insan havarileri ülkeler önünde yöneticilerimiz çaresiz, bitap ve düşkün el pençe divan. O dönem bu batılı emperyalist devletler ve Rusya sıcak denizlere inmek, Osmanlının son kalesi Türkiye’yi parçalayıp bölmek için, planın bir başka versiyonu olan sol örgütler içerisinden Kürt solu, sonra da PKK’yi kurduttular. Yine o dönem Irak ve Suriye ahmak yönetimleri, planın bir parçası onların da bölünmeleri olacağını, bırakın düşünmelerini, akıllarına bile getirmediler. Ahmakça, sudan bahanelerle, PKK’ye kucak açtılar, yer verdiler ve besleyip büyüttüler. Böylece batılı emperyalist devletlerin planı tıkır tıkır işlemekte, Ortadoğu ve Türkiye’ye yüzyıllar sürecek bir kardeş kavgası tohumu ekilmekte idi. O gün itibarı ile Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bu oyunu bozmak için çeşitli senaryolar devreye sokmuş, bazen askeri, bazen siyasi çözümleri denemiş ve halende denemektedir.
90’lı yıllarda, Türkiye’nin başına merhum Turgut Özal gibi dirayetli, cesur bir idareci geçince, bu planlarının Türkiye kısmını erteleyerek Irak’a yöneldiler, sudan bahaneler ile ahmak Irak yönetimini devirip, planın ilk bölümünü devreye sokup, Irak’ı parçaladılar. Onlara el pençe divan sözüm ona özerk bir devletçik kurduttular. 2000 li yıllarda sıradaki diğer ülke Suriye parçalanmış, buranın daha kaça bölüneceği henüz belli değildir. Ahmak yönetimlerin daha önce Türkiye’ye karşı destekledikleri besleyip, büyüttükleri maşa örgütler, bu defa onların başına bela olmuş ve onları parçalayıp, huzurlarını ebedi kaçırmıştır. Malum olduğu üzere tam da bu yıllarda Türkiye Cumhuriyetinin başına Recep Tayyip Erdoğan gibi bir başka cesur, dirayetli başkan geçmiştir. Kurduğu ekiple, önce PKK’ye siyasi çözüm önermiş, beklemiş sonuç alınamayınca, askeri çözümleri devreye koymuştur. Geldiğimiz noktada yurt içindeki silahlı PKK’lilerin büyük bölümü etkisiz hale getirilmiş, yurt dışındaki elebaşlarının artık uykuları haram olmuş, her gece bir yerde tünemeye başlamışlardır. Tabii ki bu başarıda yerli ve milli harp araç gereçlerinin önemi çok büyüktür. Tayyip Erdoğan’ın yerli ve milli harp araç gereçlerinin üretimi ve geliştirilmesine yönelik tavrı ve duruşu her türlü övgüyü hak etmektedir.
Tüm bu gelişmeler batılı emperyalist devletlerin oyununu bozmuş, kuzu postuna bürünmüş bu azılı düşmanlarımız tek tek dişlerini göstermeye başlamışlardır. Her biri ayrı bir sudan bahane ile bize parmak sallamakta, diş bilemektedir. Daha önce sırtımızı sıvazlayan bu ebedi düşmanlarımız bu defa açıkça kılıçlarını çekmişlerdir. Geldiğimiz nokta ve durum bu soysuzları rahatsız etmiş ise, bilin ki Türkiye doğru yoldadır ve C. Allahın izni ile oyunları bozulmuştur. Kalın sağlık ve esenlikle…